AKUT İLAÇ İNTOKSİKASYON TEDAVİSİNDE TEMEL İLKELER
Kr zehirlenmelerin tedavisi, toksik madde alımının kesilmesini ve zehirin
vücuttan uzaklaştırılmasını gerektirir.
Akut zehirlenmelerde derhal ve etkin girişimde bulunmak esastır. Akut zehirlenmeler genellikle ilacın ağız yolundan
alınması suretiyle meydana gelirler
Tedaviye başlamadan önce zehirlenme etkeninin belirlenmesi tedaviyi
yöneltme bakımından yararlıdır.
Zehirlenme yapan etkenlerin oldukça az bir kısmına karşı spesifik
antidot bulunduğundan , zehirlenme olgularının bir çoğunda genel tedavi
yöntemlerinin uygulanması ve belirtilere yönelik (semptomatik) tedavi yapılması
zorunluluğu vardır.
Akut zehirlenme olgularının hastaneye sevk edilmesi esastır.
Hastaya tedavi için daha önce ilaç verilmiş veya başka bir girişim
yapılmışsa hastaya veya yakınına verilecek bir yazı ile bu belirtilmelidir.
Bazı ilaçların veya maddelerin zehirlenme belirtileri geç ortaya çıkar.
(aspirin, asetaminofen, TAD, atropin-difenoksilat karışımı, Fe tuzları gibi)
Akut zehirlenmelerin tedavisinde aşağıdaki dört yaklaşım uygulanır.
1.Absorpsiyonun engellenmesi
2.Sistemik antidotla tedavi
3.Absorbe edilmiş ilacın eliminasyonunun hızlandırılması
4.Semptomatik veya destekleyici tedavi yöntemleri
1.Absorpsiyonun engellenmesi: Vücuda giren zehirin abs. yerinden uzaklaştırılması ya
da bu yerden absorpsiyonun yavaşlatılması suretiyle yapılır
Uzaklaştırma; bu yol diğer yollara (parenteral veya inhalasyon gibi) göre henüz absorbe
olmamış zehirin uzaklaştırılmasına en fazla elverişli olan yoldur.
a)Kusturma ve mide yıkama: Kusturma ve mide yıkama hasta bilinçli ise
yapılabilir. Hasta bilincini kaybetmiş durumda ise sadece mide yıkama ya da
mideden aspirasyon yapılır. Etkin olabilmesi için zehirin alınmasından sonra
girişim yapılmasına kadar geçen sürenin kısa olması gerekir.
İlacın absorp hızına , midenin dolu veya boş olmasına göre değişir
Genellikle geçerli bir kural olarak , zehirin yutulmasını izleyen iki saat
içinde yapılacak söz konusu girişimlerin zehiri uzaklaştırma ve zehirlenmenin
gelişmesini durdurma şansı yüksektir. Kusturma: En etkin kusturma aracı,
ipeka şurubu (USP) içirilmesi veya artık pek yapılmayan apomorfin
injeksiyonudur. İpeka şurubu
(USP), erişkinlerde 30 ml dozunda ağızdan verilir
İpeka şurubu(Emetin ve sefalin) verilmesinden sonra kusma genellikle 20 dk
içinde meydana gelir. Midenin dolu olması ipekanın emetik etkisinin ortaya
çıkmasını kolaylaştırır. Bundan dolayı özellikle hastanın mide dolu değilse ,
bu ilaçla birlikte 200-300 ml (1-1,5 bardak) su içirilir.
İlk dozdan 20 dk. sonra kusma olmazsa ikinci bir doz daha verilebilir. Bu nedenle ikinci doz verilmiş ve 30 dk içinde gene de
kusma olmamışsa mide yıkamak gerekir.
Hasta ipeka şurubu verilmesine karşı güçlük çıkardığı taktirde,
ciltaltından 0,1 mg/kg dozunda apomorfin HCl e injekte edilerek kusturma
yapılabilir. Bu ilaç kusturucu olarak artık pek kullanılmamaktadır
Zehirlenme olgularında ağızdan parmak sokup farenksin arkasına dokunmak
suretiyle hastanın kusturulması akla gelebilir
Aşağıdaki durumlarda kusturma tavsiye edilmez.
1-Hasta bilinçsizse
2-Konvülsiyon veya konvülsiyon tehdidi varsa
3-Korozif zehirler alınmış ise
4-Gaz yağı, benzin gibi solunum yollarına kolaylıkla kaçabilen sıvı petrol
ürünleri içilmiş ise
5-Hastada öğürme refleksi kaybolmuşsa.
Mide yıkama: Hastaneye sevk edilen zehirlenmişlerde sıklıkla yapılan
bir mide boşaltma yöntemidir. Mideye su vermeden önce mide içeriğinin olanak varsa emme pompası ile
emilmesi uygun olur. Yıkama suyu olarak erişkinlerde her seferinde 300 ml kadar
(yaklaşık 1,5 bardak) musluk suyu verilir
İşleme yıkama suyu temiz gelene kadar birçok kez devam edilir. Bunun için
erişkinlerde toplam 5 lt ye ve çocuklarda 2 lt kadar su vermek gerekebilir.
Bir seferinde verilen suyun fazla
hacimde olmamasına dikkat edilmelidir.
Hasta bilinçsizse mideyi boşaltmak ancak yıkama suretiyle yapılabilir. Mide
içeriğinin akc lere aspirasyonu tehlikesi artar,
b)Barsakların boşaltılması: Barsaklara geçmiş olan zehirin uzaklaştırılması
için mideyi boşalttıktan sonra aktif kömür bulamacı ile birlikte genellikle
pürgatif bir ilaç verilir. Pürgatif ilaç olarak magnezyum sülfat veya sitrat
tercih edilir.Böbrek fonksiyonu bozukluğu varsa sodyum sülfat kullanılır
Absorpsiyonu yavaşlatma: Hafif zehirlenmelerde ağızdan yutturmak suretiyle
ağır zehirlenmelerde ise mide yıkama suyuna katılmak ve ayrıca yıkama borusunu
çekmeden önce mideye bırakılmak suretiyle, bazı lokal antidotlar verilebilir.
Antidotların etkisi şöyledir:
1)Zehiri adsorbe ederler.
2)Zehirle kimyasal kompleks yaparak absorbe olmayan ya da absorbe olsa bile
toksik olmayan bir bileşiğe dönüştürürler.
3)Zehirle kimyasal reaksiyona girerek onu parçalamak veya nötralize etmek
suretiyle inaktive ederler.
4)Zehiri atılımını sağlar.
Zehirlenme etkenini adsorbe etmek için fazla tercih edilen bir madde
bitkisel aktif kömürdür. Sık kullanılan bir lokal antidottur Toksik bir etkisi
bulunmadığından ve alınan zehirin miktarı çoğu kez belli olmadığından aşırı
dozda (50-60 gr) verilmesi tavsiye edilir Bu miktar yaklaşık iki bardak suda
sıvı bulamaç haline getirilerek ağızdan uygulanır. 4 saatte bir tekrarlanır.
Striknin, fizostigmin, nikotin ve diğer bazı alkaloidlerle olan
zehirlenmelerde , bunları oksidleyerek inaktive eden K permanganat solüsyonu
içirilir veya mide yıkama suyu olarak kullanılır.
Anyon değiştirici bir reçine olan kolestiramin, parasetamol, aspirin ve
benzeri asidik ilaçları absorbe ederek abs. lerini azaltabilir.
Ciltaltına injekte edilen ilaçların toksik etkisi ortaya çıktığında
injeksiyon yerinin veya zehirli hayvan sokmalarında zehirin girdiği yerin
proksimal kısmında ekstremiteye kısa süre turnike uygulanarak abs.
yavaşlatılabilir.
2.Sistemik antidotla tedavi: bunlar vücuda girmiş bulunan zehiri inaktive
etmek ya da antagonize etmek için sistemik olarak uygulanırlar.
a)Zehirin kimyasal antagonistleri: Bunlar vücutta zehirle kimyasal kompleks
yaparlar. Kompleks oluşumu zehirin inaktivasyonuna neden olur. Örnekler:
Cıva, Ars, bizmut, altın, Pb → Dimerkaprol (im)
Pb, 2n, Cu, Mn → Kalsiyum disodyum EDTA,penisilamin, dimerkaprol
Fe bileşikleri → Desferioksamin (iv)
Cu, Pb, Au → Penisilamin (oral)
Heparin → Protamin sülfat ,toluidin mavisi
Nitritler → Metilen mavisi
Asetaminofen → N-asetilsistein
Digital glik → Digoksin antikoru (Fab segmenti)
b)Fizyolojik antagonistler: Bunlar zehirlenme etkeni tarafından
etkilenen organlar veya yapılar üzerinde zıt yönde etki yapan ilaçlardır.
c)Farmakolojik antagonistler: Bunlar zehirlenme etkeninin etkilediği
reseptörü bloke veya aktive ederek antidotal etki yaparlar.
d)Antimetabolit özellikleri nedeniyle zehirli etki yapan ilaçlara karşı
kullanılan metabolit niteliğindeki ilaçlar: Oral antikoagülanlar; K vitaminin
antimetabolitidirler
Karbon monoksid; oksijenin antimetaboliti sayılır. Karbon monoksid ile
zehirlenmelerde antidot olarak saf oksijen veya % 95 O2 + %5 karbondioksid
karışımı inhalasyonu yaptırırlır. Metotreksat ve diğer folik asid
antimetaboliti kanser ilaçları ile zehirlenmelerin tedavisinde folinik asid ve
5-fluorourasil zehirlenmesinin tedavisinde timidin injeksiyonu yapılır.
e)Zehirlenme etkeninin daha toksik bir bileşiğe biyotransformasyonunu
engelleyen antidotlar: metil alkol ve etilen glikol zehirlenmelerinde antidot
olarak etanol verilir. Etanol, alkol dehidrojenaz enzimine karşı zehirlenme
etkeni ile yarışmaya girerek :
1-Metil alkol’un daha toksik olan farmaldehide
2-Etilen glikolün glukoaldehid üzerinden daha toksik olan oksalik aside ve
glikolata dönüşmesini engeller ve bu tür antidotlara örnek teşkil eder.
f)Zehirlenme etkenini toksik-olmayan bileşiğe dönüştüren antidotlar:
Siyanür zehirlenmesinde kullanılan sodyum tiyosülfattır. Vücutta bulunan
siyanür –tiyosülfat kükürt transferaz enzimi, siyanür (CN- ) ü kükürtleyerek ,
toksik olmayan tiyosiyonat (SCN -) a dönüştürür. Asetaminofen (parasetamol)
gibi krc hc lerinde nekroz yapan hepatotoksik ilaçlarla zehirlenmelerde N-asetilsistein uygulanır.
g)Zehir tarafından bloke edilmiş enzimi çalışabilir duruma getiren veya onun
etkinliğini artıran ilaçlar: Pralidoksim ve obidoksim gibi kolinesteraz
reaktivatörleridir. Organofosfatlı antikolinesteraz ilaçlarla veya
insektisidlerle zehirlenenlerde , kullanılır.
Methemoglobineminin tedavisinde iv metilen mavisi veya askorbik asid gibi
indirgeyici ilaçlar kullanılarak methemoglobinin, hemoglobine indirgenmesi
sağlanır.
3.Absorbe edilmiş ilacın eliminasyonunun hızlandırılması: Bu işlem dört şekilde yapılır;
1-Böbreklerden itrahı artırmak
2-Hemodiyaliz ve periton diyalizi
3-Hemoperfüzyon
4-Kan değişme, son iki yöntem özel durumlarda seyrek olarak uygulanır.
a)Böbreklerden itrahın artırılması:
i.v. infüzyonla fizyolojik sıvılar verilerek diürez
yapılır. İkinci bir yaklaşım , ilacın böbrek tübülleri içinden geçerken
iyonizasyonunu artırmak ve reabs. azaltmak amacıyla idrar PH’sinin
değiştirilmesidir.
Zehirlenme ted. oligürinin düzeltilmesi ve
önlenilmesi esastır. Zehirlenme diürezi bozmamış olsa bile idrar akımının
fizyolojik sıvı yüklemesi yapılarak artırılması zehirin vücuttan
uzaklaştırılmasını hızlandırır.
Zayıf asidik ilaçlarla (salisilat, fenobarbital) zeh. de idrar
kalevileştirilir. Böylece ilaçların itrahı artırılır. İdrarı kalevileştirmek
için Na laktat solüsyonları laktatlı ringer solüsyonu i.v. yoldan kullanılır.
Bazik ilaçlarla olan zehirlenmelerde amonyum klorür, askorbik asid veya arginin
hidroklorür, gerekirse i.v. infüzyonla verilerek idrarın asidleştirilmesi
yoluna gidilir.
b)Hemodiyaliz , periton diyalizi ve gastrointestinal diyaliz: Hemodiyaliz
(yapay böbrek):Bu yöntemin esasını bir artere yerleştirilen kateterle vücut
dışına çıkartılan kanın, hemodiyaliz cihazının kabı içindeki fizyolojik sıvı
içine yerleştirilmiş ince selofan boru şebekesinden geçirilmesi ve bir venadan
tekrar vücuda döndürülmesi oluşturur.
Periton diyaliz: Hemodiyaliz yapılması için gerekli cihaz ve diğer
olanakların bulunmadığı durumlarda , ona göre çok daha az eliminasyona olanak
verse de periton diyalizi yöntemi uygulanabilir. Hemodiyalizle olana göre
genellikle 5-10 kez daha yavaştır.
Diğer eliminasyon yöntemleri:
Hemoperfüzyon: Bazı
ilaçlarla olan zehirlenme lerde ve fulminant krc yetmezliği gibi klinik durum
larda zehirli maddelerin kandan uzaklaştırılması için hemoperfüzyon yöntemi
uygulanabilir. Esasını hst heparinlendikten sonra, arterden bir infüzyon
pompası yardımıyla boru sistemi içine sevk edilen kanın reçine veya aktif kömür
tozu gibi adsorban bir madde ile dolu bir kartuştan geçirilmesi ve bir venadan
tekrar dolaşımla döndürülmesi oluşturur
4.Semptomatik veya destekleyici tedavi yöntemleri
Spesifik antidotu olmayan zehirlenmelerde özellikle önem kazanırlar.
Anditotu olsun veya olmasın bütün zehirlenmelerde daima hatırda tutulmaları
ve gerektiğinde ilk dk lardan itibaren , diğer girişimlerle birlikte,
zehirlenme belirtileri tamamıyla geçene kadar etkin bir şekilde uygulanmaları
gerekir.
a)Hava yolunun açık
kalmasının sağlanması
(entübasyon, air-way)
b)Aritmileri,
hipotansiyon ve kardiyovasküler kollaps ve şoku önleme
c)Konvülsiyonun
önlenmesi
d)Asid –baz dengesinin
düzeltilmesi
e)Hipogliseminin düzeltilmesi
f)Akut böbrek yetm.
düzeltilmesi
g)Beyin ödeminin
önlenmesi
h)Hipertermi ve
hipoterminin önlenmesi