Farmakodinami
Ilaçların
biyokimyasal ve fizyolojik etkilerinin ve etki mekanizmalarının çalışılması
Ilacın vücuda
etkisini araştırır
ilaç etkisi
In vivo
In vitro
KALP ÜZERİNDE Noradrenalin ETKİSİ
In vivo---- AZALMA
In vitro---ARTIŞ
İLAÇLARIN ETKİ MEKANİZMALARI
1. Reseptörlere bağlanma
Kullanılan ilaçlar
vücutta normalde endojen maddeler için bulunan reseptörleri uyarabilirler (agonist) veya bloke
edebilirler (antagonist).
H1 (histamin) reseptörü; Histamin--- Difenhidramin
H2 (histamin) reseptörü; Histamin--- Famotidin
β adrenerjik reseptör; Adrenalin--- Propranolol
Opioid reseptörü; Morfin--- Naloksan
2. Enzim inhibisyonu
Na, K-ATPaz (kalpte); Glikozidler
Anjiotensin dönüştürücü enzim; Kaptopril
Fosfodiesteraz; Teofilin / Kafein, sildenafil
3. Enzim aktivasyonu
Nitratlar vücutta S-nitrozotiol türevine dönüşürler. Bu
dönüşüm sırasında NO açığa çıkar. NO, soluble guanilat siklaz enzimini uyarır
ve cGMP düzeyini artırır. cGMP de protein kinaz üzerinden vazodilatasyon ortaya
çıkartır.
4. İlacın antimetabolit olması
Oral antikoagülanlar; K vitamininin antimetabolitidir.
5. Transmembranal aktif transport sistemlerinin
inhibisyonu
Dijital; kalpte Na+-K+ ATPaz pompasını kapatır ve hücre
içinde Ca++ seviyesini yükseltir.
Noradrenalin reuptake’i Trisiklik
antidepressanlar
Mide mukozasındaki proton pompası Omeprazol
6. Transmembranal iyon kanallarını açan / kapatan ilaçlar
Lokal anestezikler Na+ kanallarını bloke ederler ve
aksiyon potansiyeli oluşumuna engel olurlar.
7. Yerine koyma esasına dayanan ilaçlar
Vitamin tedavisi
8. Vücutta normalde inaktif durumda bulunan bir maddeyi
açığa çıkaran veya aktif hale getiren ilaçlar
Atropin, kürar ve morfin, mast hücrelerinden histamin
salınımına yol açarlar.
9. Farmakolojik etki; kullanılan ilacın fiziksel veya
kimyasal nonspesifik bir özelliğine bağlı olabilir
Antasit ilaçlar; HCl’yi nötralize etmesi
HCl + NaHCO3 ---> NaCl + H2CO3 ---> H2O + CO2
RESEPTÖRLER
1) G-PROTEİNLERİ İLE KENETLİ RESEPTÖRLER (Gs, Gi, Gq)
üç alt birim (α, β, γ) ve GDP
Agonist gelip reseptöre bağlandığı zaman α alt birimi
kompleksten ayrılır ve GDP de GTP’ye dönüşür. Bu aşamaya kadarki olaylar bütün
subtiplerde aynıdır.
α-GTP kompleksi hücre membranının diğer
tarafında bulunan bir enzime gider ve enzimi uyarır. Enzimin aktive olması ile
bir ikinci haberci oluşur ve bu ikinci haberci de gidip protein kinaz enzimini
uyarır.
2) KENDİSİ İYON KANALI OLAN RESEPTÖRLER
Bu reseptör tipinde reseptörün hemen yanında bir de iyon
kanalı mevcuttur ve bu kanalın da bir kapağı vardır. Agonistin reseptöre
bağlanmasıyla kanalın kapağı açılır. İçeri iyonlar girmeye başlar. İyonların
girişiyle de etki ortaya çıkar ve kanalın kapağı tekrardan kapanır.
En hızlı sinyal mekanizmasıdır.
Nikotinik asetilkolin reseptörleri (Na-Ca kanalı)
GABA ve glisin (Cl kanalı)
Glutamat ve aspartat (Na-K-Ca kanal reseptörleri)
5-HT3 (Na-K kanal reseptörleri)
3) FOSFORİLASYON VE DEFOSFORİLASYON YAPAN
RESEPTÖRLER (TİROZİN KİNAZ)
reseptör ve enzimatik aktivite aynı yerde
Reseptöre agonistin bağlanması ile birlikte protein kinaz
ve fosfataz enzimleri aktifleşir
İnsülin, EDGF
4) SİTOKİN RESEPTÖRLERİ
Tirozin kinaz reseptörlerine benzer.
janus kinazları [JAKs]
STAT molekülleri çekirdekte transkripsiyonu regüle eder
Büyüme hormonu, Prolaktin, İnterferon
5) GUANİLAT SİKLAZ RESEPTÖRLERİ
reseptör ile enzim bütünleşik
Reseptöre agonistin bağlanması ile birlikte, aynı zamanda
enzim de aktifleşmiş olur
ikinci haberci olarak cGMP
protein kinaz-G’yi aktive eder
Atriyal Natriüretik Hormon (ANH).
guanilat siklaz enzimi bazen reseptörden kopar ve
sitoplazmaya düşer. Bu durumda enzimin adı soluble guanilat siklaz olur. Bu
enzimin en önemli aktivatörü NO’dur (nitrik oksit). NO, soluble guanilat
siklazı uyarır, cGMP oluşumunu artırır ve PK-G aktivasyonu ile fosforilasyonu
gerçekleştirir. Damarda vazodilatasyon gelişir.
6) LİPOFİLİK HORMONLAR İÇİN HÜCRE İÇİ RESEPTÖRLER
Kortikosteroidler, mineralokortikoidler, seks hormonları,
vitamin D, vitamin A, tiroid hormonları intrasellüler reseptörlere bağlanırlar.
Tiroid hormonlarının reseptörleri nükleusta bulunurken
diğerleri sitoplazmadaki reseptörlerine bağlandıktan sonra nükleusa giderek
etki gösterirler.
DOZ-CEVAP İLİŞKİSİ
KADEMELİ DOZ-CEVAP İLİŞKİSİ; ilacın dozunun
artırılması ile birlikte elde edilen etki de artar
EC50: Ortaya çıkan maksimum etkinin (Emax)
yarısını oluşturan ilaç konsantrasyonudur
KUVANTAL DOZ-CEVAP İLİŞKİSİ; ilaç uygulandığı
zaman etki ortaya çıkar ya da hiçbir etki oluşmaz
ED50: 100 kişinin yarısında etkiyi ortaya çıkartan
dozdur
Disosiasyon sabiti (Kd):
Reseptörlerin
%50’sinin bağlandığı ilaç konsantrasyonudur.
İlaç konsantrasyonu ile gözlenen etki arasındaki ilişki
AGONİZMA
Agonist; reseptöre bağlanıp (+) veya (-) etki ortaya
çıkartan maddedir. Potens değeri (Emax’ın yarısını oluşturan ilaç
konsantrasyonu) pD2 ile ifade edilir. Parsiyel agonist-full agonist
tek başına bir kişiye parsiyel agonist verirsek agonist
etki elde ederiz. Eğer bir kişiye hem full agonist hem de parsiyel agonisti
birlikte verirsek,
parsiyel agonist full agonisti antagonize etmeye başlar.
β-blokör olan pindolol, asebutolol
Opiyat antagonisti olan nalorfin
Parsiyel agonist
ANTAGONİZMA
reseptöre bağlanıp hiçbir etki ortaya çıkartmayan
maddedir
Kompetetif; Geri-çevrilebilir (reversible) tipte
antagonizma.
Agonist
konsantrasyonu artırılırsa antagonstin etkisi engellenebilir.
non kompetetif antagonizma (irreversible)
İLAÇ ETKİLEŞMELERİ
FARMAKODİNAMİK ETKİLEŞİMLER
ANTAGONİSTİK
Kimyasal Antagonizma:
Agonistin, antagonistle kimyasal olarak birleşmesi sonucu
etkisiz hale gelmesi
zehirlenmelerin tedavisinde
Dimerkaprol; başta civa olmak üzere bazı metallerle
(arsenik, bizmut) zehirlenmelerin tedavisinde
Fizyolojik Antagonizma:
Bir maddenin etkisinin, ayrı bir reseptör ve
mekanizma aracılığıyla ters yönde etki yapan diğer bir ilaç tarafından
azaltılması veya ortadan kaldırılmasıdır
Nitratların yaptığı vazodilatasyonun katekolaminler
tarafından ortadan kaldırılmasıdır
Farmakolojik Antagonizma:
Kompetetif-nonkompetetif
AGONİSTİK
Sinerjizm:
İki ilaç bir arada verildiğinde oluşturdukları kombine
edilen miktarı, bireysel olarak oluşturdukları etkilerin toplamından fazladır. Fakat
burada her iki ilaç da etkilidir. ÖR: alkol ve karbon tetraklorür,,KC tok.
Potansiyalizasyon:
İki ilaç bir arada verildiğinde oluşturdukları kombine
etkinin miktarı, bireysel olarak oluşturdukları etkilerin toplamından fazladır.
Fakat burada bir ilaç aslında diğeri olmadan etkisizdir.
kokainin (tek başına etkisizdir) katekolaminlerin etkisini
potansiyalize etmesidir
Sumasyon (Aditif Etkileşme):
Benzer etkiyi oluşturan ilaçlar, birlikte verildiklerinde
oluşturdukları kombine etki, bunların tek başlarına verildikleri zaman
yaptıkları bireysel etkilerin cebirsel toplamına eşit ise; bu etkileşim
aditiftir.
ÖR: Alkol—Hipnosedatifler; Aşırı sedasyon
Sinerjizm 1+1=3
Potansiyalizasyon 1+0=2
Additif 1+1=2
FARMAKOKİNETİK ETKİLEŞİMLER
ADME
sitokrom P450 (CYP) enzimleri
İLAÇLARIN TOKSİSİTESİ
1a)Aşırı Terapötik Etki
Normal terapötik etkinin uzantısı
Kesin dozlam önemliyse
Örnekler:
oral antikoagülanlar > kanama
insülin ve oral hipoglisemikler
1b)Farmakolojik Yan Tesir:
İlacın normal terapötik etkisinin bir sonucu
Örnekler:
Antimuskanik ilaçlar: Ağız kuruluğu ve görme bulanıklığı
Propantelin (atropin benzeri) peptik ulser tedavisinde
kullanılır
1b)Toksik Yan tesir
Örnekler:
Aminoglikozidler: streptomisin
vestibuler sistem ve işitme
Sitotoksik ilaçlar (antineoplastikler)
kemik iliği
depresyonu
1c)Sekonder Etkiler
Bir ilaç uygulamasını indirekt sonucu
Geniş spektrumlu antibiyotikler
Tetrasiklinler: superenfeksiyon (kandidiyasiz)
Kortikosteriodler: infeksiyon
2a)İdiyosenkrazi
Az sayıda bireyde görülen anormal reaksiyonlar
Genetik bozukluk
Farmakogenetik reaksiyon
İlaç Metabolizmasının olmayışı
Plazma konsantrasyonun yüksek oluşu
Farmakolojik etkilerin artması
ÖR: ilaç metabolize eden enzim eksikliği nedeniyle ilacın
birikmesi
methemoglobinemi
Glukoz-6-fosfat dehidrojenaz eksikliği
Bazı ilaçlar bu hastalarda hemolize neden olur:
primakin, sulfonamidler, dapson, aspirin, fenasetin
Primakin metabolitleri eritrositlerde GSH düzeyini
azaltır
G6FD eksikliği olanlarda yenilenemez
2b)İlaç allerjisi
Önceden ilacın alınması gerekir
7-14 gün, antikor sentezi için
Dozla ilişki
Çok ufak doz sistemik reaksiyona neden olabilir
Mekanizma
İmmünolojik, antikor-antijen reaksiyonu
Semptomlar
Ürtiker, serum hastalığı, anafilaksi ve eozinofili
İlacın farmakolojik etkilerine benzemez
Tedavi
Öncekilerin tedavisinden farklı
Antagonistler yararsızdır
Antihistaminikler, epinefrin, steroidler
Tekrarlanan uygulamalarda yeniden görülür
3a) Kümülatif aşırı doz
Klorokin:
Sıtma tedavisinde güvenilir: yan tesir az. 250-500 mg/gün
2-3 ay.
Tek yüksek doz 5gr letal
Romatoit artrit ve SLE tedavisinde 3 yılın üzerinde
(kümülatif doz 100g)
Retinopati ve deri lezyonları
3b) Gecikmiş etki
Hipotiroidizm:
I131 tedavisinden sonra
İlaçlara bağlı kanser
4a)Mutajenik etki
Mutasyon: Genetik materyelde irreversibl ve kalıcı
değişiklik
Mutasyon yapan maddeler: mutajen
Büyük kısmı kanserojen
Somatik hücre mutasyonu
Germ hücresi mutasyonu
4b)Kanserojenik Etki
Kanserojen: kanser yapabilen bir madde
Kanserojenler: kronik toksin
Tekrarlanan ve uzun süreli uygulama
Etki hemen ortaya çıkmaz
5. DAYANIKSIZLIK (AŞIRI- DUYARLILIK)
REAKSİYONLAR
Kişide varolan bir hastalık hali nedeniyle, onun ilacın belirli etkilerine normal kişilerden daha fazla duyarlı olması halidir.
Astımlıların beta- blokerlere duyarlılığı Hipertiroidililerin sempatomimetiklere duyarlılığı Miyastenia Gravis'te kürara duyarlılığı
6. İDİYOSENKRAZİ VE GENETİK FARKLILİĞA BAĞLI REAKSİYONLAR
"Ne
olmadığı bilinen ancak ne olduğu bilinmeyen“ ve genetik yatkınlıkla ilişkisi olmayan reaksiyonlara idiyosenkrazik reaksiyonlar denilir.
(praktolol göz-deri- mukoza sendromu)
Genetik yatkınlığa bağlı olarak gelişen reaksiyonlar ile
"Farmakogenetik" dalı ilgilenmektedir